Hastanemiz Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği'nden Dr. Öğr. Üyesi Eren İmre ile Sabah Gazetesi muhabiri Gül Kireklo’nun “İyot yetersizliği tehlikeli” konulu haberi.
Dr. İmre, “İyot, doğada toprak ve sularda bulunan ve besinlerle alınan önemli bir elementtir. Hem eksikliği hem fazlalığı tiroit hastalıklarının gelişmesine neden olabilir” dedi. Tiroit bezinin boynun ön kısmında yer aldığını, T3 ve T4 hormonlarının ise vücudun metabolizmasını düzenlediğini vurguladı.
Bu hormonların beyin ve sinir sistemi gelişimine katkı sağladığını, kalp atım gücü ve hızını artırdığını, oksijen tüketimini düzenlediğini ifade eden Dr. İmre, iyotun fetüs ve bebek gelişiminde de kritik öneme sahip olduğunu hatırlattı. “İnsan vücudu iyot üretemez. Bu nedenle iyot, sağlıklı beslenmenin bir parçası olarak düzenli şekilde alınmalıdır” dedi.
İyotun doğal kaynakları arasında morina, ton balığı, karides, deniz yosunu, süt, yoğurt ve peynir gibi besinlerin bulunduğunu belirten Dr. İmre, yemeklerde iyotlu tuz kullanılmasının önemine dikkat çekti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre iyot eksikliğinin hâlâ dünya genelinde 54 ülkede görüldüğünü belirten Dr. İmre, “Küresel ölçekte yürütülen iyotlu tuz kampanyası sayesinde guatr riski taşıyan kişi sayısı 2 milyardan 0.7 milyara düşmüştür. Ancak dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ı hâlâ risk altındadır” dedi.
Türkiye’de de 1998 yılından itibaren sofra tuzlarının zorunlu iyotlanması ile önemli bir ilerleme sağlandığını vurgulayan Dr. İmre, ülkemizin bugün “iyodu sınırda yeterli” bölgeler arasında yer aldığını ifade etti.
Son olarak iyot eksikliğinin belirtilerine dikkat çeken Dr. İmre, “İlk belirti genellikle tiroit bezinde büyümedir (guatr). Ayrıca boğazda sıkışma, yutkunmada güçlük, nefes darlığı, ses kısıklığı, kuru cilt, saç dökülmesi, zihin bulanıklığı ve kısırlık gibi belirtiler de görülebilir” uyarısında bulundu.
Habere Gitmek İçin Tıklayınız.