Ayasofyai Kebir Camii Şerifi
05 Ağustos 2024

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Ayasofya-i Kebir Camii dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Yapı; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği ile sanat dünyasında önemli bir yer tutar.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Bu muazzam eser Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde üç kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırılmış, 5'inci yüzyıldan İstanbul'un fethine kadar Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) olarak isimlendirilmiştir. İmparator Konstantios tarafından 360 yılında yaptırılan Megale Ekklesia ve İmparator II. Theodosis’in 415 yılında yeniden inşa ettirdiği kilise halk ayaklanmalarında yıkılmıştır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Günümüz Ayasofya-i Kebir Camii, İmparator Justinianos tarafından dönemin iki önemli mimarı Tralles’li (Aydın) Anthemios ve Miletos’lu (Balat) İsidoros’a yaptırılmıştır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Kayıtlardan, iki baş mimar ile birlikte çalışan yüz mimar ve her mimarın emrinde yüz işçinin binanın yapımını 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamladıkları anlaşılmaktadır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

916 yıl kilise olarak ibadete açık olan yapı, Fatih Sultan Mehmed'in 1453'te İstanbul'u fethetmesiyle camiye çevrilmiştir.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Fetihten hemen sonra yapı güçlendirilerek en iyi şekilde korunmuş ve Osmanlı Dönemi ilaveleri ile birlikte cami olarak varlığını sürdürmüştür.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

16'ncı ve 17'nci yüzyıllarda, caminin içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklenmiştir.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Yapının dışına farklı dönemlerde yaptırılan minareler, medrese, sıbyan mektebi, muvakkithane, şadırvan, sebiller, güneş saatleri, mütevelli heyeti odası ile Ayasofya-i Kebir Camii, Osmanlı Dönemi'nde kompleks bir yapıya dönüştürülmüştür.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Ayasofya-i Kebir Camisi 1934 yılında müzeye dönüştürülmüş ve 2020 yılına kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise tekrar cami statüsü kazanmıştır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Ayasofya-i Kebir Camisi'nin Kubbesi

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Ayasofya-i Kebir Camisi'nin mimarisindeki en önemli özelliği kubbesinin alışılmıştan daha büyük oluşu ve orta mekâna hâkim olmasıdır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Cami inşa edilirken, mimarlar tarafından binanın yapımında mermer, taş ve tuğla kullanılmış; kubbenin depremlerde kolay yıkılmaması için de özel olarak üretilen, hafif ve sağlam tuğlalar kullanılmıştır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Sultan Abdülmecid'in (1839-1861) emri ile 1847-1849 yılları arasında İsviçreli Fossati Kardeşler tarafından yapılan onarımlar kapsamında, dönemin en önemli hattatlarından Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından ana kubbenin 11,3 metre çapındaki alanına Kuran-ı Kerim'in Nur Suresinin 35'inci ayeti yazılmıştır. 

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Ayasofya-i Kebir Camisi'nin Mozaikleri

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Farklı dönemlerden figürlü ve figürsüz birçok mozaik süsleme ile bezenmiştir. Yapıldığı dönemden günümüze kalan en önemli mozaik bezeme örnekleri, norteks alanında görülebilen figürsüz mozaiklerdir.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Tasvir kırıcılık döneminde yapıda bulunan tüm figürlü mozaiklerin kaldırıldığı düşünülmektedir. 843 yılında bu dönemin sona ermesiyle birlikte yapıda yapılan ilk figürlü mozaik Apsis Mozaiği'dir.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Galeri katı, Tympanon Duvarı, narteks, vestibül girişi, papaz odaları olmak üzere yapının birçok yerinde farklı tarihlerde yapılmış figürlü mozaikler bulunmaktadır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

I. Mahmud Kütüphanesi

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Yapıdaki en önemli Osmanlı eklentilerinden birisi Sultan I. Mahmud tarafından 1739 yılında yaptırılan kütüphanedir. Kütüphane, Okuma Salonu, Hazine-i Kutub (kitapların korunduğu oda) ve bu iki bölümün arasındaki koridordan oluşur.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Okuma Odası, yapının ana mekânından başlıkları baklava dilimli altı sütunun taşıdığı bir camekan ve bunu örten tunç şebeke ile ayrılır. Kütüphaneye girişi sağlayan iki kanatlı kapı, çiçek ve kıvrık dallarla süslü tunç şebeke ile kaplıdır ve ‘Ya Fettah’ oymalı iki kulpu vardır. Okuma odasının duvarları çini yazı ve yazı frizleriyle bezenmiştir. Kapının karşısındaki duvarda Sultan I. Mahmud’un yeşil çinilerle bordürlenmiş somakiden tuğrası yer almaktadır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

Kütüphanenin okuma bölümünde üzerinde kitap okunan, yazı yazılan, bazıları açılıp kapanabilen, alçak, küçük masa şeklinde sedef kakma tekniği ile süslü ahşaptan rahleler ile Kur'an-ı Kerim'lerin içinde korunduğu iki adet sedef, fildişi kaplamalı Kur'an mahfazası bulunmaktadır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

 

Kütüphanede 16,17 ve 18’inci yüzyıllara ait İznik, Kütahya, Tekfur Sarayı çinileri bir arada kullanılmıştır. Hazine-i Kutub’daki 16’ncı yüzyıl İznik çinileriyle, koridorda aynı yüzyıla ait bahar açmış çiçek dalları kompozisyonu, Türk çini sanatının en güzel örnekleridir. Kütüphane tamamlandıktan sonra Sultan I. Mahmud, Galata Saray-ı Hümayun’daki kitapları buraya göndermiş; ayrıca Topkapı Sarayı Hazine-i Hümayun’daki değerli kitapları da kendi mührü ile mühürletip buraya taşıtmıştır. Kütüphanede bulunan yaklaşık 5 bin el yazması kitap 1969 yılında Süleymaniye Kütüphanesi’ne taşınmıştır.

Ayasofyai Kebir Camii Şerifi

 



Kaynak Türkiye Kültür Portalı İstanbul Tarihi